3 Aralık 2013 Salı

Urs Karpatz

06/10/2009

Onlar, son albümlerinin ismi gibi bir füzyon. Yani bir karışım. Doğu Avrupa çingenelerinin bir karışımı. Yugoslavya'dan Ukrayna'ya uzanan bir geniş coğrafyanın (tam da eski Avusturya-Macaristan İmparatorluğu coğrafyasının) farklı göçebeleri olsalar da Romanca anlaşıyor ve şarkılarını da Romanca söylüyorlar. Repertuarlarında birçok tanıdık Çingene şarkısı yer alsa da onları önemli kılan bu karışımdan yeni sesler, yeni şarkılar da ortaya çıkarmaları. Ama özgün Çingene müziğine sonuna kadar bağlı kalarak.


Grup bugün Fransa'ya konaklamış olsa da kuruluş hikayesi Doğu'nun yollarında gizli ve bir o kadar da masalsı. Aslen bir 'gaco' ama ruhen bir Çingene olan Dimitri Sergei Lazar, 4 yaşından itibaren göçebe Çingenelerle iç içe büyümüş ve bundan sonra arkadaşlarının çoğu 'Romanolar' olmuş. 20 yıl boyunca Doğu Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde ve Türkiye'de Çingenelerin izlerini sürmüş. Bosna'da bir göçebe Çingene çocuğunu ölümden kurtardığında, katarın çeribaşısı ona hediye olarak elbiseli bir ayı yavrusu vermiş. O günden sonra Dimitri 15 yıl boyunca ayı oynatıcısı ve şarkıcı olarak dolaşmaya devam etmiş. Bu seyahatlerde ona katılan diğerleri ile birlikte 1993 yılında Urs Karpatz'ı yani 'Karpatların Ayısı'nı kurmuş. Türkçe'de ayı kelimesi her ne kadar sevimli bir anlam çağrıştırmasa da, Orta ve Doğu Avrupa'da güçlülüğün simgesi ve hatta bir erkek ismi. Yani Türkçe'de aslan ne anlama geliyorsa, Almanya'dan Rusya'ya geniş bir coğrafyada da ayı aynı anlamda.

Grup, 1996'da Paris'te verdikleri ilk konserle yollarına daha profesyonel fakat artık ayıları olmaksızın devam etmiş. O günlerden beri 'lakigili' (yavaş) ve 'makigili' (tempolu) şarkılarıyla Çingene ruhunu duyurmak için yine yollardalar.

Farklı ülkelerin Çingenelerini bir araya topladığı için müzik biçimleri ve kullandıkları müzik aletleri de o ölçüde çeşitli. Ama bunları bir orkestrada yanyana dizmek için değil, tonları belki farklı olsa da özgün çingene müziklerini bir birine yakınlaştırmak ve bir karışım yaratmak için kullanıyorlar. Canlı, hızlı, kederli ve yavaş; cimbalom, akerdeon, kontrabas, klarinet, flüt, saksofon, sitar, keman ve vurmalılarda hayat buluyor. Ne bir Emir Kusturica filmi, ne bir Ukrayna ya da Romanya sokak müziği, ne de bir Tony Gatlif belgeseli. Urs Karpatz bunların hepsi.

Bugün toplam on albümleri var ve 2001 yılında 'Roman ödülü'nü Tony Gatlif'in elinden aldılar. Konserleri seyirciyle canlı bir iletişim içinde geçiyor. Son albümlerinde (fusion bohémiennes – 2008) bu karışımı darbuka, tabla ve daha yoğun keman sesleriyle daha da doğuya taşıyan ama hala Balkan tadını koruyan müziklerle geliştirdiler. Albümleriyle bugün gitgide popülerleşen ama bir yandan da anlaşılmaz hale gelen Balkan müziğinin nasıl olmasını gerektiğini bize bir kez daha gösteriyorlar.

Tony Gatlif bir söyleşisinde onlar için; 'Urs Karpatz modayı takmaz. Onların Çingene kültürü kompozisyonlarından ve yorumlarından damla damla süzülür. Titreşimlerle, canlı çingene müziğiyle!' diyor.

Onlar için 'yol umuttur'.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder