3 Aralık 2013 Salı

Loyko

04/04/2008

‘Genç bir kadın öldüğünde cenazesinde düğün müzikleri çalınır, kemancı için bu ‘kara düğün’de çalmak, çalarken kendini kaybetmek demektir. Gerçek bir kemancı hep o kara düğünü aklında tutmalı ve hep o düğündeymiş gibi çalmalıdır’.


Tanıtımlarda genellikle ‘en ünlü rus çingene grubu’ olarak adlandırılsalar da, sebebi hikmetlerinden pek bahsedilmiyor. Loyko, dünyanın en büyük coğrafyası Rusya’ya yayılmış Çingene toplumunun ve kurdukları bir çok baska müzik grubuyla tamamen başka bir yazının konusu olabilecek köklü Rus Çingene müzisyen ailelerinden Erdenko’ların mirasını layıkıyla taşıyor ve yüzlerce yıllık bu mirası bugünlere getirdi. Kurucularının ve şimdiki üyelerinin Sibirya’da başlayan yolculuğu çingeneliğe yaraşırcasına İngiltere, İrlanda ve Fransa’dan sonra bugün tekrar Rusya’da devam ediyor ve Loyko, Sibirya’dan, İrlanda’ya; Fransa’dan, Rusya’ya Çingene müziğinin farklı tınılarını bize taşıdı.

Grup ismini, Maksim Gorki’nin yazdığı ilk kısa hikayede anlatılan ve kamp ateşleri boyunca Rusya içlerinde dolaşan avare Çingene kahraman Loyko Zabar’dan aldı (söz konusu hikaye daha sonra Çingene hayatını anlatan en başarılı filmlerden biri olan 1974 yapımı Tabor Uhodit v Neba -Katar Göğe Yükseliyor filmine de konu olmuştu). Grubun en kıdemli üyesi Sergei Erdenko, 1990 yılında beş parasız Londra’ya gelip daha sonra onu dinlemeye gelenlerin kalabalığından iğne atsan yere düşmeyecek olan bir barda müzik yapmaya başlamasından bir sene sonra 1991 yılında şans eseri, bir başka köklü çingene müzisyen ailesi Ponoramevlerin üyesi Oleg Ponoramev ile karşılaştı. Birlikte doldurdukları bir plaktan sonra Loyko’yu kurdular ve bundan sonra, Loyko Zabar’in izinden, kamp ateşleri boyunca değil ama konser salonları boyunca gittiler.

O dönemde, Igor Staroseltsev’in de gruba katılmasıyla iki keman ve bir gitardan oluşan bir üçlüye dönüşen Loyko ilk dinleyici kitlesini İngiltere’de kazandı. Daha sonra Belfast’ta düzenlenen Puşkin Festivali’ne katıldıktan bir kaç ay sonra tekrar bu şehire döndüler ve İrlanda’nın yeni gelişen müzik atmosferine dahil oldular. Bugün ilk üçlüden geriye sadece Sergei Erdenko kalmış olsa da, Loyko yirmi yıla yakın yaşamı boyunca hem ona yakın Rus ve Çingene müzisyene önemli bir sığınak oldu hem de Rus Çingene müziğine farklı coğrafyalardan yeni sesleri taşıdı.

Gidon Cremer, Andre Heller, Yehudi Menuhin, Stephane Grappelli, Ravi Shankar, Rony Wood, Calman Baloc, Mstislav Rostropovich gibi müzisyenlerle çalışan ve kuruluşundan beri tüm dünyada iki binden fazla konser veren Loyko’nun bugün 10 solo albümü ve Moskova’da Çaykovski konser salonunda canlı olarak kaydedilmiş "Return of Gypsy Maestro" başlıklı bir DVD albümü var ve bugün çalışmalarına Sergei Erdenko’dan başka Vladimir Bessonov ve Michael Savichev ile devam ediyor.

Repertuarları eski ve modern Çingene şarkıları, baladlar, romanslar ve yeni kompozisyonlardan oluşuyor. Grup üyeleri farklı müzik okullarından mezun olmuş olsalar da asıl beslenme kaynakları 18. ve 19. yüzyıl orijinal çingene müziği ve Rusya içlerinde dolaşan gezgin müzisyenler; lotar’ların doğaçlamaları. Ancak kesintisiz sürdürdükleri konserlerde ve farklı festivallerde kurdukları ilişkiler ve aldıkları formel eğitim, onlara İrlanda, Romanya, Macar müziklerinden ve hatta klasik müzikten esintiler taşımış durumda. Aslında, bizlerin de bir zamanlar Ajda Pekkan, Lale Belkıs ve diğerlerinin aranjmanlarından ve bir çok yeşilçam filmine fon müziği olmuş şarkılardan tanıdığımız romansların ve baladların da kökeni olan yüzlerce yıllık müzik geleneğini ve yaklaşık 20 yıllık tecrübelerini, bugün yeni kompozisyonlar yaratmak ve kendi bestelerini yapmak icin kullanıyorlar.

Kendisiyle yapılan bir söyleşide Sergei Erdenko, grubun neden bir ya da iki kişiden değil de üç kişiden oluşması gerektiğini ‘üç kişiyle saklanamazsınız ve (müzik yaparken) icat etmek zorundasınızdır’ diye açıklıyor. Özellikle kemanları enstrümandan öte, sanki grubun diğer vokalistleri. Sadece ses çıkarmıyorlar, aynı zamanda karşılıklı şarkı söylüyorlar.

Aynı söyleşide; ‘Çingene müziği birçok farklı kültürden beslense de tüm çingene müzisyenler son konserlerindeymiş gibi çalarlar, ölüm ve yaşam bir aradadır. Sürekli kendinize sorular sorarsınız ama cevaplarını bulamazsınız, çingene müziğini dinleyenler de ölümü ve yaşamı bir arada hisseder. Bu müzik esperanto dili gibidir, asla kayıtsız kalamazsınız. Çingene müziğini bir bütün olarak diğer müziklerden ayıran şey bu olsa gerek’ diye ekliyor.

Başka bir söyleşide ise Erdenko, kemancının insanları aynı anda hem güldürüp hem de ağlatabilmesi gerektiğini vurguluyor. ‘Genç bir kadın öldüğünde cenazesinde düğün müzikleri çalınır, kemancı için bu ‘kara düğün’de çalmak, çalarken kendini kaybetmek demektir. Gerçek bir kemancı hep o kara düğünü aklında tutmalı ve hep o düğündeymiş gibi çalmalıdır’.

Loyko, Rusya’nın sert iklimiyle ve geniş coğrafyasıyla şekillenmiş yüzyılların Rus Çingene müziğini çingeneliğe yaraşır şekilde başka coğrafyalarda, başka müziklerle harmanlayıp 20 yıla yakın bir süredir bizlere sunuyor. Onlar aynı zamanda Sovyetler’den önceki dönemde ve tüm Sovyetler Birliği tarihi boyunca oldukça canlı olan, ancak günümüz Rusya’sında, başka müzik türlerine pek de yaşam hakı vermeyen klasik müzik ve pop müzik arasında sıkışmış durumda olan Rus Çingene müziğinin ve hayat tarzının da az sayıda kalan temsilcileri.

Başkalarının kendi müziklerini kullanmalarında sakınca görmüyorlar ve telif hakkı peşinde koşmuyorlar. Temel aldıkları müzik nasıl klasikleşmiş, kökleşmiş ve aynı zamanda anonimleşmişse, Loyko’nun da bu yolda yürüdüğüne kuşku yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder